Wellness ve Anti-aging Uygulamaları
Wellness ve Anti-aging Uygulamaları
Metaflamasyon: Kronikleşen ve Metabolik Düzeni Bozan İnflamasyon
Vücutta uzun süren kronik inflamasyon (iltihaplanma), metabolik hastalıkların temelinde yatan önemli bir faktördür ve özellikle obezite ve yaşla ilişkili patolojilerde görülen kronik, düşük dereceli, çözülmeyen bir iltihaplanma türüdür. Metabolik olarak orkestralanmış bu durum, enerji ve besin maddelerinin düzenlenmesi, çeşitliliği ve miktarı ile makromoleküler sentez ve yıkım süreçlerinin yönetimi gibi temel yaşamsal işlevlerle yakından ilişkilidir. Sağlıklı bir organizma için hayati öneme sahip bu sistemler, özellikle kronik metabolik hastalıkların fizyolojisi ve patolojisinde kritik roller oynar1.
Metaflamasyon, uzun süreli kronik iltihaplanmanın kritik metabolik organlarda meydana getirdiği bozuklukları tanımlayan yeni bir terim olarak karşımıza çıkar. Bu durum, kronik iltihaplanma, dislipidemi, insülin direnci gibi sorunlara yol açarak diyabet, karaciğer yağlanması, kardiyovasküler ve solunum problemleri, kanser gibi obezite ve yaşla ilişkili patolojilerin zeminini hazırlar2.
Metaflamasyonun yönetimi ve anlaşılması, modern tıbbın önemli hedeflerinden biridir çünkü bu durum, geniş bir metabolik hastalık yelpazesinde temel bir etken olarak görülür. Diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri, anti-inflamatuar tedaviler ve metabolik düzenlemeye yönelik ilaçlar bu sürecin yönetiminde potansiyel stratejiler arasındadır3.
Metaflamasyon, vücudunuzun insülin direnci geliştirmesine ve glukozu etkili bir şekilde kullanamamasına neden olur. Bu durum, kan şekerinin yükselmesine ve insülin seviyelerinin artmasına yol açarak kilo kaybının önünde bir engel olarak durur. Ayrıca, metaflamasyonun artması, yağ hücrelerinin büyümesine ve artmasına yol açar, bu da kilo verme çabalarını daha da zorlaştırabilir. Kısacası, metaflamasyon, hem kilo alımına sebep olabilen hem de kilo veriminin önünde engel olarak duran bir problem olarak karşımıza çıkar.
Obezite ve metaflamasyon arasındaki ilişkiye bakacak olursak, yağ dokusundaki inflamasyon (veya diğer adı ile iltihaplanma), mevcut yağ dokusunu işlevsiz getirir. Yağ dokusu her ne kadar da istenmeyen veya kötü olarak görülen bir olgu olsa da, ideal miktarda bulunan yağ dokusunun vücudumuzdaki birçok aktivitede oldukça önemli rolleri vardır. Yağ dokusunun fonksiyonunu yitirmesi sadece insülin direncine katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda metabolik düzenlemede rol oynayan adipokinlerin salgılanmasını da etkiler. Adipokinler, yağ dokusu tarafından salgılanan sitokinlerdir. Adipokinler hem iyi hem de kötü etkileri olan sitokinlerdir. Belli miktarlarda olan salgı, hem kalp koruyucu, hem insülin direnci ve metabolik sıkıntılara karşı koruyucu hem de bağışıklık sistemi üzerinde rolü olan bir durumdur. Öte yandan, fazla miktarlarda olan salgılar, veya işlevsiz yağ dokusunun etkin salgı yapamadığı durumlar metabolik dengesizlikleri ve kilo verme direncini de yanında getirir. Bu noktada, semaglutide veya diğer GLP1 analogları bile yetersiz kalır ve kişilerde kilo kaybının önünde ciddi bir engel buluruz.
Metaflamasyonun azaltılmasına yardımcı olduğu bilinen hayat tarzı değişiklikleri sağlıklı ve anti-inflamatuar beslenme, egzersiz ve spor ve bununla birlikte vücuttaki kronik inflamasyonu azaltmaya yardımcı gıda takviyeleri alınabilir.
Kronik iltihabı yönetmek, genel sağlık için hayati öneme sahiptir ve yaşlanma ile ilişkili birçok hastalığın, örneğin kalp hastalığı, diyabet ve kanser gibi hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilir. Belirli takviyeler, anti-inflamatuar özellikleri nedeniyle kronik iltihabın yönetilmesine yardımcı olabilir ve sağlıklı bir yaşam tarzıyla birlikte kullanıldığında faydalı olabilir. İşte anti-inflamatuar etkileri destekleyen kanıtlara sahip takviyeler:
1. Omega-3 Yağ Asitleri: Balık yağı, krill yağı ve yosun yağı gibi kaynaklarda bulunan omega-3 yağ asitleri (EPA ve DHA), bilinen anti-inflamatuar özelliklere sahiptir. İltihapla ilişkili maddelerin (örneğin inflamatuar eikozanoidler ve sitokinler) üretimini azaltabilir ve kronik iltihaplanmanın azalmasına katkı sağlayabilirler. Omega 3 yağ asitleri özellikle ileri yaşlarda kardiyovasküler risklerin azaltılmasında da ciddi boyutta rol oynarlar. Omega-3 yağ asitlerinin istenilen düzeyde olan kişilerin, omega-3 yağ asitleri düşük olan kişilere oranla kardiyovasküler sebeplerden ve kanser’den dolayı ölüm riskinin %13 daha düşük olduğu kapsamlı bilimsel çalışmalar ile ortaya konmuştur4.
2. Kurkumin (Zerdeçal): Zerdeçalın aktif bileşeni olan kurkumin, güçlü anti-inflamatuar ve antioksidan özelliklere sahiptir. Ancak, kurkumin bağırsaktan zayıf emilir, bu yüzden emilimi artırmak için genellikle karabiberde bulunan piperin ile birlikte alınması önerilir. Bazı kurkumin preparatları kendiliğinden piperin içerikli oldukları için daha güçlü bir emilime sahiptirler. Eğer kurkumin takviyesi kullanılacaksa, piperin ile birlikte hazırlanan preparatlar tercih edilmelidir. Özellikle metaflamasyona bağlı kronik durumlarda kilo vermeye katkıda sağladığı yönünde bilimsel çalışmalar mevcuttur5.
3. Astralagus (Çin Yeşil Çayı) Ekstresi: Yeşil çay, epigallokateşin gallat (EGCG) gibi polifenoller içerir ve anti-inflamatuar ile antioksidan etkilere sahiptir. Öte yandan, spesifik olarak Astralagus olarak bilinen çin çayı, anti-inflamatuar ve antioksidan etkilerinin yanı sıra, telomeraz aktivitesini artırmaya sebep olur. Yapılan bilimsel çalışmalarla ortaya konan bu özellik, kromozomlarda telomer boyunun uzamasına veya kısalma hızının azalmasına sebebiyet vererek insan ömrünü uzatmaya katkı koyar6.
4. Rezveratrol ve Pterosilben: Üzümlerde, meyvelerde ve yer fıstığında bulunan resveratrol, anti-inflamatuar ve antioksidan özellikleri nedeniyle incelenmiştir ve kronik hastalıklara karşı koruma sağlayabilir. Pterosilben, kimyasal olarak rezveratrol ile ilişkili bir stilbenoiddir. Yapılan çalışmalarda, rezveratrole oranla vücuttaki emiliminin ve aktivitesinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Pterosilbenin antioksidan aktivitesi kapsamlı bir şekilde araştırılmış ve anti-karsinogenezde, nörolojik bozuklukların modülasyonunda, vasküler hastalıkların iyileşmesinde ve diyabet tedavisinde rol oynadığı gösterilmiştir7.
5. Vitamin D: Yeterli düzeyde vitamin D, bağışıklık fonksiyonu için önemlidir ve kronik inflamatuar hastalıkların riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Vitamin D eksikliği görülen kişilerde kronik inflamasyon oluşma riskinin oldukça daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, D vitamini düzeyi düşük olan kişilerde D vitamini takviyesi yapılması, kronik inflamasyonun azalmasına yardımcı olabilmektedir.
6. Alfa-Lipoik Asit: Bu antioksidan, hücresel enerji metabolizmasında rol oynar ve özellikle insülin direnci, kalp hastalığı ve diğer durumlarla bağlantılı iltihabı azaltmada anti-inflamatuar etkilere sahip olduğu gözlemlenir8.
Takviyelerin kullanımına dikkatli yaklaşmak önemlidir, çünkü bazı takviyeler bazı ilaçlarla etkileşime girebilirler ve herkes için uygun olmayabilirler. Tüm takviyelerin aynı anda alınması da istenmeyen sonuçlar doğurabilir çünkü her ne kadar da antioksidanlar ve anti-inflamatuar özelliği olan takviyeler metabolik sağlığımızı geri kazanmak için bir yöntem olsalar da, vücudumuzda bir miktar oksidan bulunması da bağışıklık sisteminin aktif olarak düzgün çalışması için önemlidir. Oksidatif hasarı onarırken, redüktif hasara yol açılmaması oldukça önemli bir unsurdur. Bu yüzden, sağlık şikayetinizin doğrultusunda size özel bir tedavi düzenlenmesi sağlığınız için en doğru yöntemdir. Özellikle kronik durumları yönetmek amacıyla yeni bir takviye başlamadan önce her zaman anti-aging konusunda uzmanlaşan doktorlara danışılmalıdır.
Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, yeterli uyku ve stres yönetimi gibi yaşam tarzı değişiklikleri her zaman bu tür takviyelerin yanı sıra hayatınıza katılması gereken unsurlardır. Takviyeler tek başına sizi sağlıklı bir birey yapmaya yetmez ve sağlıklı bir yaşam sürmenin yerine geçmez. Egzersiz ve beslenme gibi unsurlar her zaman için sağlıklı bir yaşamın vzageçilmez parçalarıdır.
Referanslar:
1. The Western lifestyle has lasting effects on metaflammation | Nature Reviews Immunology
(https://www.nature.com/articles/s41577-019-0156-1)
2. Metaflammation – The Hotamışlıgil Lab at the Sabri Ülker Center (https://gsh.sph.harvard.edu/metaflammation/)
3. Inflammation, metaflammation and immunometabolic disorders – PubMed (https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/28179656/).
4. Blood n-3 fatty acid levels and total and cause-specific mortality from 17 prospective studies- PubMed
(https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/33888689/)
5. The effect of curcumin supplementation on weight loss and anthropometric indices: an umbrella review and updated meta-analyses of randomized controlled trials – PubMed
(https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/36898635/),
6. The Use of Natural Agents to Counteract Telomere Shortening: Effects of a Multi-Component Extract of Astragalus mongholicus Bunge and Danazol – PubMed
(https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7168059/)
7. New Insights into Dietary Pterostilbene: Sources, Metabolism, and Health Promotion Effects – PubMed
(https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9571692/)
8. Insights on the Use of α-Lipoic Acid for Therapeutic Purposes – PubMed
(https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6723188/)